Şiddetin Farklı Hallerine ve Mücadeleye Dair Bir Okuma: Alev Alev
Arş. Gör. Hülya Yavaş
“Saldırı altındaki her kadının kendini savunma hakkı vardır. Şiddetin daimî mağdurları olduğumuz durumlarda, zırh kuşanıp kendimizi savunmalıyız, haksız yere saldırıya uğradığımızda karşı koymalıyız.” [1]
Ahmet Katıksız tarafından yönetilen ve Burcu Görgün tarafından kaleme alınan, bir Fransız dönem dizisinden[2] uyarlanmış olan, ilk bölümü 5 Kasım 2020 ve final bölümü 27 Mayıs 2021 tarihinde yayınlanan Alev Alev dizisi; üç kadın karakter üzerinden şiddetin farklı hallerine dair mücadele hikayesini ekranlara getiriyor. Dizide şiddetin farklı örneklerine şahit olunurken “kadına şiddet”, “adalet arayan kadına karşı körleşme” gibi güncel sorunlara vurgu yapılıyor.
Görsel 1. Üç ana karakter: Çiçek, Cemre, Rüya
Üç ana karakterden Cemre, eski bir belediye başkanının eşidir. Yıllar boyunca eşi tarafından fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalmıştır. Mağduriyetine dair kimse kendisine inanmamaktadır ve o, buna son vermekte kararlıdır. İlk bölümde eşi tarafından şiddete uğradığını bildirdiği doktorun kendisine inanmaması ve “Darp raporu almanızı öneririm, sebebi gerçekten eşinizse…” sözleri üzerine, bedenindeki darp izlerini gösterip “Gözlerini kaçırma, bak! Bakmayınca kaybolmuyor.” diyerek şiddete karşı körleşme/körleşmeyi tercih etme halini vurgulamış ve bu uğurda mücadelesindeki kararlılığını “Siz gerçeği inkâr ettikçe biz ölüyoruz. Ama ben hepinize inat yaşayacağım, ölmeyeceğim.” sözleriyle dile getirmiştir. Dizi boyunca zaman zaman Cemre’ye eşi tarafından geçmiş yıllarda uygulanan akli dengesinin yerinde olmadığına inandırılma, bunun için ilaç kullanımına zorlanma, kliniğe kapatılma, çocuğunu görmeme tehdidi, sürekli izlenme, takip edilme gibi psikolojik şiddet biçimlerine dair kesitler sunulmaktadır. Bunlara ek olarak; medyanın da yalan haberler ile tüm bu olayları destekleyici şekilde kullanılması, basının masum karakterler üzerindeki şiddete ortak edilmesi farklı bir tartışmaya kapı açar.
Görsel 2,3. Şiddetin psikolojik hali olarak tehdit ve Cemre’nin mücadelesi
Dizide Cemre’nin eşine ve kendisine inanmayanlara karşı mücadelesi; sığındığı gazetecinin evindeki anne karakterinin tüm bu olaylara rağmen “Kadın dediğin kan kusar, kızılcık şerbeti içtim der.” sözlerine karşı, diğer bir deyişle toplumsal kabullere karşı da bir mücadeledir. Bu sözler, kadının kadına karşı düşünsel baskısını da örnekler niteliktedir. Nitekim kadına karşı yapılan bu tür nitelemeler; mağdur durumda ve haklı konumda olsa dahi kadının çocuğunun hatırına, ailesinin hatırına fedakârlık yapması, kendisine uygulanan şiddeti hiçe sayması gerektiği düşüncesini zihinlerde normalleştirmeye çalışır.
Diğer ana karakterlerden Rüya, zengin bir iş adamının kızıdır. Sarnıçta düzenlediği yardım gecesinde çıkan yangına kadar başkalarının kararlarıyla hareket etmiş, kendi sesini duyması ve gerçekleri görmesi engellenmiştir. Dizide güçlünün güçsüz üzerindeki baskısını kimsesiz karakterler üzerinden görmek mümkündür. Rüyaların evinde çalışan kimsesiz Çiçek karakteri yangın gecesi kimliği tanınmayacak şiddette yaralanmıştır ve başka bir güçlü ailenin çıkarları uğruna kendi kimliğini gizlemek, bu ailenin bir ferdinin yerine geçmek zorunda bırakılmıştır. Dizi ağırlıklı olarak bu üç kadının mücadelesi etrafında ilerler ve bu süreçte tüm zorluklara rağmen umut vaat eder.
Görsel 1 https://www.showtv.com.tr/dizi/tanitim/alev-alev/2754 sitesinden alınmıştır.
Diğer görseller https://www.imdb.com/title/tt12872898/?ref_=ttmi_tt sitesinden alınmıştır.
Not: Bu okuma, toplamda 28 bölüm süren dizinin ilk 4 bölümü üzerinden yapılan incelemeleri içermektedir.
[1] Lizzie Borden tarafından yönetilen 1983 tarihli Born in Flames (Ateşlere Doğmak) filminden alıntıdır.