30.06.2021

Elmalı Davası ve Çocuk İstismarı

Doç. Dr. Deniz Sarıbaş

Yine aile içi çocuk istismarı, yine istismarcıların salıverilmesiyle yaralanan vicdanlar…

https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/adli-tip-uzmani-prof-dr-halis-dokgoz-elmalidaki-cocuk-istismari-davasini-yorumladi-1848356

Yukarıda bağlantısı verilen haberde, “Elmalı’da 2 küçük kardeşin öz anneleri, üvey babaları ve onların arkadaşları tarafından istismara uğraması ile ilgili davada anne ve üvey babanın tahliye edildiğinin duyulması Türkiye kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. 2 kardeşin, çocuk psikoloğu gözetiminde çizdikleri ve cinsel istismarı ortaya koyan çizimlerinin sosyal medyaya düşmesi tepkileri artırdı.” ifadelerine yer verilmiştir.

https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-57650541

Yukarıdaki haberde ise Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği (UCİM) Başkanı Saadet Özkan’ın şu sözlerine yer verilmiştir: “Çocuklar bağıra bağıra konuştu ama istismarcılar sokakta aramızda. İstismarcılar Elmalı Davası’nda tahliye edildi ve sanıkların yüzlerindeki o ifade çocuklara ihanetti. Heyete anlattık ama çaresiz kaldık.”

https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-53117571

Ece Göksedef yukarıdaki yazısında Adalet Bakanlığı’nın yayımladığı 2019 yılına ait adli istatistiklere yer vermiş; Türkiye’de “cinsel dokunulmazlığa karşı suç” kapsamında 49 bin 57 dava açıldığını ve bunların 22 bin 689’unun, yani yarıya yakınının çocuklara yönelik cinsel istismar suçları olduğunu yazmıştır. 2012-2019 yılları arasında çocuklara yönelik cinsel istismar suç ve kararların %29 arttığını da ifade etmiştir.

Bu yazıda ifade edildiğine göre,  Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’ndan bir yetkili, ailelerin bu tip vakalarda inkâr yoluna gitmesinin tüm dünyada görülen bir durum olduğunu belirtmiş ve Türkiye’deki 2016 sonrası bakanlığın Milli Eğitim Bakanlığı’yla birlikte yaptığı farkındalığı artırma çalışmaları sebebiyle daha fazla vakanın bildirildiğini söylemiştir.

Yazıda Diyarbakır Barosu’ndan çocuk hakları üzerine çalışan Avukat Gazal Bayram Koluman’ın sözlerine de yer verilmiştir. Koluman’a göre, müfredatta hala “bedenime dokunma” kavramı tartışılmıyor. Bu konunun siyasi, hukuki ve toplumsal unsurları göz önünde bulundurularak çözülmesi gerekmektedir, ama bu unsurlardan eğitim kısmına burada özellikle değinmek istiyorum. Eğitimin amacı öncelikle, topluma sağlıklı bireyler yetiştirmek olmalıdır. Toplumdaki sapkın ve suçlu bireylerin çocuklarının hayatını mahvetmesine izin vermemek, o çocukların da sağlıklı ve mutlu bireyler olarak yaşamlarını sürdürmesini sağlamak devletin, eğitim kurumlarının ve temelde tüm toplumun görevidir. Bu nedenle, çocuklara yönelik ihmal, istismar ve şiddet unsurlarının bu toplumdan tamamen temizlenmesi gerekmektedir. Bu anlamda eğitim kurumlarının ve müfredatın önemli işlevleri var.

 

Bir eğitimci olarak müfredatta çocuklara bu tür haklarının tanıtılmasının elzem olduğunu düşünüyorum. Müfredatta yer alan bütün konu ve kavramlardan önce çocuk hakları yer almalıdır. Bir yetişkin çocuğun bedenine, o çocuğun istemediği, rahatsız olduğu bir şekilde dokunduğunda çocuğun ne yapması gerektiği, kiminle temasa geçmesi gerektiği bilgisi müfredatta yer almalıdır. Çocuklar annelerinin, babalarının ya da diğer aile üyelerinin insafına da bırakılmamalıdır. Kendi annesi, babası ya da aileden herhangi birinin çocuğa uygulayabileceği ihmal, istismar ve şiddetin her türlüsü göz önünde bulundurularak, çocuğun kime, nasıl şikâyette bulunması gerektiği müfredatta yer almalıdır. Bunu yapabilmek için öncelikle aileyi kutsamaktan vazgeçip bilimsel bir bakış açısıyla, toplumda sağlıklı bireyler yetiştirmenin ölçütlerini belirlememiz gerekir.