İstanbul Sözleşmesi CB Kararı

20.03.2021

İstanbul Sözleşmesi ile İlgili Cumhurbaşkanlığı Kararı

Doç. Dr. Deniz Sarıbaş

Bugün güne, resmî gazetede yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararı ile İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi haberi ile gözümüzü açtık. Konuyla ilgili açıklamaları araştırdığımda aşağıdaki habere ulaştım:

https://www.hurriyet.com.tr/gundem/fuat-oktaydan-istanbul-sozlesmesi-aciklamasi-41767474

Bu habere göre, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine ilişkin, “Türk kadınının toplum içindeki itibar ve saygınlığını layık olduğu seviyelere çıkartmak adına verdiğimiz samimi mücadeleyi, geleneksel toplumsal dokumuzu da muhafaza ederek daha ileri noktalara taşımak azmindeyiz” şeklinde bir açıklama yapmış. Kadına yönelik şiddetin büyük bir yara olduğu toplumumuzda bu karar ve akabindeki bu açıklama Türk kadınının toplum içindeki itibar ve saygınlığını layık olduğu seviyelere nasıl çıkartacağı konusunda kafalarda soru işareti bırakmaktadır.

Aşağıdaki haberde ise İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un açıklamalarına yer verilmiştir:

https://www.sabah.com.tr/gundem/2021/03/20/son-dakika-turkiye-istanbul-sozlesmesinden-ayrildi?paging=5

Bu haberde Altun’un “Dünden bugüne Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde kadınların toplumsal, ekonomik, siyasi ve kültürel hayata daha fazla katılmaları için verdiğimiz mücadeleyi kararlılıkla sürdürüyoruz. Kadınlar, hayatın nesnesi değil öznesidir. Her zaman güçlü kadın güçlü Türkiye diyeceğiz.” şeklindeki ifadelerine yer verildi. Fakat aynı şekilde bu açıklama da sözleşmenin feshedilmesinin gerekçesini açıklamamaktadır.

Aynı haberde Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’un, sosyal medya hesabından yaptığı “Kadına yönelik şiddet her şeyden önce bir insanlık suçudur ve bu suçla mücadele bir insan hakları meselesidir. Bu doğrultuda şiddetle mücadelemizi dün olduğu gibi bugün de yarın da sıfır tolerans ilkesi ile kararlılıkla sürdüreceğiz” açıklama da yer almaktadır. Bu sözleşmeden çekilerek kadına yönelik şiddet konusunda nasıl bir mücadele verileceği de merak konusudur.

İstanbul Sözleşmesi’nin maddelerini teker teker inceleyen aşağıdaki habere göz attıktan sonra sözleşmeden çekilmenin ne anlama geldiğini tartışmakta yarar var:

https://www.haberturk.com/istanbul-sozlesmesi-nedir-madde-madde-istanbul-sozlesmesi-neler-2997740

Bu haberde “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi, bilinen adıyla İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetle mücadele amacıyla, Avrupa Konseyi tarafından 11 Mayıs 2011’de İstanbul’da imzaya açılan sözleşmedir.” ifadeleriyle İstanbul Sözleşmesi tanıtılmıştır. Aynı haberde bu sözleşmenin amaçları, kadınlara yönelik şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesi, mağdurların korunması olarak belirtilmiş ve “Esas itibariyle, erkeklerle kadınlar arasında daha fazla eşitlik sağlamaya yönelik çağrının yeniden yapılmasıdır; zira, kadınlara yönelik şiddetin kökleri, toplumda erkek ve kadın arasındaki eşitsizliğe dayanmakta ve bir hoşgörü ve inkâr kültürünün sonucu olarak sürdürülmektedir.” ifadeleriyle sözleşmenin amaçları derinleştirilmiştir.

Sözleşmenin devlet düzeyindeki talepleri ayrıca önem taşımaktadır. Yukarıda bağlantısı verilen haberde “Gelenek, töre, din, ya da “namus” gerekçelerinin, herhangi bir şiddet eyleminin bahanesi olarak kabul edilmemesinin sağlanması ve kolluk kuvvetlerinin yardım isteyenlere anında yardıma gidebilmelerinin ve tehlikeli durumlara yetkinlikle müdahale etmelerinin sağlanması” gibi yargılama ile ilgili ifadelerin yanı sıra, kadınlara yönelik şiddetin ve ev içi şiddetin özel hayatta saklı kalacak konular olmadığı da vurgulanmaktadır.

Aşağıdaki haberde İstanbul Sözleşmesi’nin neden feshedildiği sorusuna daha ayrıntılı bir cevap verilmiştir:

https://www.haber7.com/guncel/haber/3079689-istanbul-sozlesmesi-neden-feshedildi

Bu haberde gerekçeler arasında “İstanbul Sözleşmesi’nin LGBT ideolojisi savunuculuğuna indirgenmesi, milli ve manevi değerler, Türk aile yapısında LGBT propagandasının oluşturduğu rahatsızlıklar” gibi ifadeler yer almaktadır. Oysa İstanbul Sözleşmesi’nin maddeleri incelendiğinde cinsel kimliği ya da yönelimi ne olursa olsun bireylerin can güvenliğinin sağlanması ve şiddete karşı bir duruş olduğu rahatlıkla görülebilmektedir. Özetle, bu gerekçeler gerçeği yansıtmamaktadır.

İstanbul Sözleşmesi’nin maddeleri bu toplumda yaşayan her birey tarafından okunmalıdır. Yukarıda bağlantıları verilen haberler ve İstanbul Sözleşmesi’nin maddeleri göz önünde bulundurulduğunda sözleşmenin feshinin kadına yönelik şiddet açısından çok olumsuz sonuçları olabileceği sonucuna ulaşmaktayız. Bu sözleşme, kimi kesimlerde ifade edildiği gibi, ailenin zarar görmesine, LGBT propagandasına ya da başka olumsuz sonuçlara yol açması mümkün olmayan bir sözleşmedir. Aksine, bu sözleşme hayata geçirilseydi kadınların uğradığı şiddete yönelik önleyici ve caydırıcı tedbirler alınması mümkün olabilecekti. Bu sözleşmenin kaldırılması ile halkın, kadınlar için şiddetsiz bir hayatın öngörülmediği ve şiddetle mücadele edilmeyeceği gibi bir çıkarım yapması kaçınılmazdır. Bunun toplumumuz için çok büyük sakıncaları olabileceği değerlendirilmektedir.

Bir toplum kadınlarını koruyamıyorsa, kadını geleneksel rollerine hapsedip birey olarak varlığını sürdürmesine izin vermiyorsa o toplumda devlet kurumlarının görevi, “geleneksel toplum dokusunu korumak” ifadeleriyle kadını toplumsal cinsiyet rollerine hapsetmek değil, kadının can güvenliğini ve birey olarak varlığını sürdürmesini sağlamak olmalıdır. İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilme kararı üzücüdür. Dilerim bu karardan en kısa zamanda dönülüp bu sözleşmenin hayata geçirilmesi sağlanır.